26 Ocak 2010 Salı

Morning haze.

Baş ağrısı yerini huzura bıraktı. Garip bir huzur. Herkes yatıyor,saat tam 16.58 Ben ise kızarmış ekmekten oluşan kahvaltımı etmiş, Marquez ve kahvemle koltuğa gömülmüşüm. Kahve soğumuş,ılık. En sevdiğimden. Ama sigaralar bitmiş,paketler boş. Yine de yılmıyorum,lazım çünkü bir sigara. Rosa Cabarcas'ın fahişeleri misali,sallanmalı dudaklarımdan bir sigara. Hem kimin ne farkı var ki o kadınlardan? Ya da olabilecek en ucuz şekilde allanmış pullanmış henüz göğüsleri bile çıkmamış o körpecik kızlardan? Namus mu? Hangi namus?


Yılmadım,bir yarım izmarit buldum küllükte. Oda çok dağınık. Kedi de geliyor şimdi yanıma.Adı var,evet.Ama ben koymadım,bu yüzden yalnızca ''kedi'' diyeceğim ona.Sarman bir kedi.İlişti yanıma koltukta.En sevdiğim türden bir refakat;sessiz,sakin.Hiç bir beklenti olmaksızın bana eşlik ediyor,o da huzurlu,biliyorum.Kanıt mı?Bakın işte mırlıyor.

Ah be Marquez.Ah be Delgadina. Halbuki iki gündür ne kelimeler vardı aklımda,ne isimler.Ne cümlelere dönüşmüştü o kelimeler.Ama şu an,bir pazar akşamı,sokağındayım Cabarcas'ın.Belki de bir patatesli omlet yerim Roma Kahvesi'nde.Şu an oradayım.Şu an.Şimdilik.


Saat 17.11 oluyor.Hala herkes uyuyor.Bir tek kedi uyanık.Bir yarım izmarit daha buluyorum.Kahvem biraz daha soğuyor.Dışarıdaki karın bir önemi yok.Eve nasıl döneceğimin de bir önemi yok.Sahi,hangi ev?Bilemiyorum.Şimdilik.


25 Ocak 2010 Pazartesi

Sen söyle.

Günlerdir yazmak,sana yazmak,o gece dair şeyler yazmak istedim. Kafamda günlerdir kelimeler dönüp duruyor,hatta öyle ki,cümleler bile oluştu kafamda. Ama şu an hiç bir şey yazmak istemiyorum,biliyor musun?
Yalnızca söylemek istiyorum,bu şarkılarla seni söylemek. Seni ve o geceyi söylemek.
Söylüyorum da şimdi. Bir kaç saatlik şu yalnızlığımda,seni ve o geceyi yaad ediyorum. Sonu gelmiş sigaralarım ve henüz sonunu görmediğim şişelerimle birlikte,sana söylüyorum bu şarkıları.

19 Ocak 2010 Salı

aşk var ya.

Bir sürü şey derler, clear the area,clean state vs. Bende kendimce bazı tabularımı yıkarak yapıyorum bunu. Evet,o çok sevdiğim şarkıyı dinleyemiyordum mesela.Neden mi?Çok basit,hemen açıklayayım hatta,ilk konserde bana ilk kez aşık olduğunu söyleyip,ikinci konserde de bunu tekrarlayıp biraz renk katıp bu sefer,10 dakka sonra önümde başka bir kızı götürmenden ötürü bu adamcağızı dinleyemiyordum.Oysa ki pek severim.Ve dinleyebilirim,dinleyebilirmişim.Hatta ne de güzel eşlik edebilirmişim;
''daha biz bize doymadan,
yelkovan zamanı vurmadan,
aşk dediğin büyük yalan,
yalan var ya.''
Hatta ne duydum bakın,baharda yeniden gelecekmiş Eskişehir'e,yani bu da demektir ki üçüncü bir konser.Bakalım bu sefer ne gibi bir sürpriz beni bekliyor olacak,buradan sizlerde gelişmeleri takip edebilirsiniz.Ama her seferinde yanımda İrem'de oldu,üçüncüsünde yine öyle olacaktır,biz her türlü bakarız keyfimize,her zaman yaptığımız gibi,hala yaptığımız gibi,ve yapmaya devam edeceğimiz gibi.Koymaz artık bunlar bize,ne de olsa burada kendimizce yolumuzu bulmuş,yuvarlana yuvarlana günlerimizi geçirmeye beraberce alışmışız,birbirimize alışmışız.
Neler neler geçirmişiz,ne isimler eskitmişiz.Ve kimbilir daha hangi nicelerini eskiteceğiz,ama artık bazooka değil,bir zahmet absolut eşliğinde.(:

Çok farklı bir şekilde başlanan yazı da İrem'e ithafen sonlanmış olsun o zaman.Yarın ki finalde ikimize de başarılar madem.Çalışmaya devam o zaman.Son kez dinlensin ama bu şarkı,aşk var ya.


18 Ocak 2010 Pazartesi

cap ou pas cap?

son bir kez, son bir defa,
son bir oyuna,
son bir huzurlu,beraber uykuya,
son bir öpücüğe,
son bir yağmura,
son bir kavunlu dondurmaya,
son bir kez,son bir defa,
var mısın yok musun?

5 Ocak 2010 Salı

friends.

Ee biz pek bir şey anlamadık?
Evet güzeldi,yıllardan sonra Emrahla yine İzmit'te olmak,hemde bu kez Beyzalarla,yine Acısu'da oturmak vs. Ama ne ara 2010'a girdik,neler oldu pek anlayamadık,Eskişehir'e döndüğüm andan itibaren ''final'' sorunsalıyla karşı karşıya kalmam ve henüz nasıl başlayacağımı bilemediğim bir sürü ödevle boğuşmak durumunda kalmamda bir etki olabilir.

Ama herneyse,bu haftasonu,Çarşamba'dan itibaren daha doğrusu,çok güzeldi.O kadar özlemişim ki herkesi.İnanılmaz keyifliydi,sabahlara kadar kahve,sigara ve dedikodu yapmak.En sevdiğim insanlarla hemde.Harikaydı.Kendimi uzun zamandır ilk kez 'kendim' hissettiren insanlarla olmak,her günümü her saatimi Emrah'la geçirmek o kadar güzeldi ki.İlk kez huzurlu bir uyku uyudum.İlk kez sıcak hissettim kendimi,içim ısındı resmen.O kadar doğaldı ki,o kadar oraya,o insanlara aittim ki.Geri dönüşü hiç olmasaydı bu yolculuğun ne de güzel olacaktı,hep o insanlarla kalsaydım,ne de güzel olacaktı.

Emrah,Melisam ve Beyza.
İyi ki varsınız,iyi ki beni 'ben' yapıyorsunuz.
Sizleri çok seviyorum,sizleri çok özlüyorum,


Birlikte gireceğimiz,birlikte güleceğimiz,birlikte yiyip,birlikte gülüp,birlikte uyuyup,birlikte uyanıp,birlikte yiyip,birlikte günü bitireceğimiz daha nice yeni yıllara.

Sizleri çok seviyorum.