29 Nisan 2009 Çarşamba

everything i'm not.

im not the one who feels so unsecured,
so unsecured of herself that can't even communicate,
lack of social skills,
can't even make friends of her own.
buried her loneliness in her fiction books.
always sits still,don't telling a word.
lovefool,always making plans for future,maybe even planning to have your children.
always complaining.always.nagging your brain to hell,
wants you to be a classic guy who every little girl dream of,prince charming.
you're so self-spirited and she so obsessed with you and her own future plans involving you that
she can't see you falling apart.
so jealous,jealous of everyone,everything,every fucking girl,
so obsessed.
don't even know what she wants,she just wants.keep wanting more,
nothing is ever enough,so unsatisfied.
wants everything to go exactly like she planned,
wants everything like the movies she loved,as magical as they could be
she wants her own Breakfast at the Tiffany's way,
and she pushes you to make it happen.


no,thats so untrue.
she is not.
she is so not.
she is nothing like you thought her to be.

im nothing like you thought i am to be.

the girl you think im is everything im not.

17 Nisan 2009 Cuma

me and you and everyone we know.

If you really love,then let's make a vow.Right here,together,right now.Okay?

-Okay.

Allright,repeat after me;''I'm gonna be free''.

-I'm gonna be free.

I'm gonna be brave.

-I'm gonna be brave.

Good,and the next one is;''I'm gonna live each day as if it were my last''.

-Oh that's good.

You like that?

-Yeah.

Then say it.

-I'm gonna live each day as if it were my last.

Fantastically.

-Fantastically.

Courageously.

-Courageously.

With grace.

-With grace.

And in the dark of the night,and it does get dark,when I call a name,that'll be your name.

-What's your name?

Nevermind.
Let's go everywhere,even though we're scared.'Cause this is life,and it's happening.It's really,really happening.
Allright,now let's kiss to make it real,okay?

-Okay.

5 Nisan 2009 Pazar

happy letter.

alışık değilim gülümseyerek birşeyler yazmaya.
ne zaman yazmaya başlasam,olmamış/kırılmış/kirlenmiş/bozulmuş hayallerin yada anıların üzerine oluyor.
alışık değilim hayatımda olan güzel bir şeyin üzerine yazmaya,
alışmakta istemiyorum.
sonra koyabilir çünkü eskisi gibi kırık dökük şeyler için yazmak.

o kadar bütünleşmişim ki karmaşık,bir türlü tamamlanmamış,yarım kalmış anılara,insanlara.
acıları bile bir parçam olmuş,bilememişim.
şimdi ise gerçekten garip geliyor,buraya hayatımdaki birisi için,yaşadığım bir şey için güzel ya da umut dolu şeyler yazmak.
evet yazdım.
çok yazdım belki güzel şeyler,
ama ''kurgu'' kelimesi bunun için var.
tek bir cümlenin,tek bir bakışın,tek bir gülüşün üzerine yazdığım bir sürü kurgu hikayem var.
evet güzeller,evet mutlular,evet gerçek değiller.
ama sen gerçeksin,
bu gerçek.
söylediğin sözler,bana bakışın,elimi tutuşun,dokunuşun,hepsi gerçek.
bu yüzden,
hiç alışık değilim,
ve nasıl başa çıkıcam bu durumla bilemiyorum,kestiremiyorum.
bazen ürkütücü,bazen sadece gülümsüyorum yanımda olduğun için,bazende yine paranoyalarım başlıyor,ama bazen sadece gülümsüyorum-yanımda olduğun için.


evet,belki dünyanın en uyumlu iki insanı değiliz.
evet,belki sarfettiğimiz her sözü bir kaç kez açıklamadan birbirimize anlayamıyoruz.
evet,belki çok farklı şeyler dinliyor-okuyor ve izliyoruz.
belki,tamamen farklı ve zıt insanlarız.

ama belki de,sen gözlerime baktığında,tek bir kelime etmesek bile kafamdan geçen şeyi anladığını düşünüyorum.
belki de,ellerimi tuttuğunda bizi dünyanın en uyumlu çifti olarak görüyorum.
belki de,sana verdiğim şarkıları sevdiğinde tamamen aynı şeyleri sevdiğimizi düşünüyorum.


ufacık şeyler,belki de daha önce kimse farketmedi,belkide ben öyle düşünmek istiyorum,
sendeki bu küçük ve özel ayrıntıları keşfeden tek kişi olduğumu düşünmek istiyorum.
ufacık şeyler,ilk tanıştığımızda karşımda oturuyodun,birşeyler anlatıyodun,ve tam da gözlerimin içine bakıyodun,yeşil gözlerini hafif kısarak.
bankta,hava ılık ılık eserken,tamda yanında otururken,gözlerini yere indirip başını eğmiştin,gözlerini yine hafif kısarak.
ben hastaydım,ikinci saat gidiyodum,kapıda yanıma gelmiştin,yüzünde gerçekten endişeli bir ifade vardı.gerçekten endişeliydin.benim için gerçekten endişelenmiştin.ve yeşil gözlerin bu kez tamamen açıktı,çünkü benim için endişeliydin.

evet ufak şeyler.
ama o kadar büyükler ki,ne zaman düşünsem beni gülümsetiyolar-tıpkı seni her düşündüğümde kendi kendime gülümsediğim gibi.

evet,hiç alışık değilim.
özellikle son zamanlarda tamamen unutmuştum,
birini düşününce fütursuzca gülümsemeyi.
o kadar uzun zaman olmuş ki,
birini sadece 1 saat bile görmeyince özleyeli.
o kadar uzun zaman olmuş ki,
yastığa her başımı koyduğumda gülümseyerek uykuya dalalı.
o kadar uzun zaman olmuş ki,
huzurlu bir şekilde uyuyalı.huzurlu bir uyku,çünkü sabahında sen beni kapımdan alıcaksın.elimden tutucaksın.günaydın diyip öpüceksin.


uzun zaman olmuş.
uzun zamandır ilk kez,
ilk kez bunu söyleyebilmek:
''seni seviyorum.''


iyi geceler sevgilim,
seni seviyorum.