5 Aralık 2009 Cumartesi

lovely bones.

''my name is susie.susie salmon.like the fish.''


Bir sürü fotoğraf görürsünüz ya gazetelerde,duvarlarda,otobüs duraklarında,küçük kayıp kızların resimleri.günlük hayatın birer rutini olmuşlardır artık.nedense fotoğrafların çoğunda gülümsemez kayıp kızlar,başlarına neler geleceklerinin farkındalarmışcasına.yaklaşık beş saniye bakarız o fotoğraflara,sonra gazetenin spor sayfasına,ya da gelmekte olan otobüsün numarasına veririz aklımızı,çünkü istisnadır o fotoğraflar.çok uç,farklı olaylar.asla sizin yanınızdan geçmez,yakınınıza uğramaz,başınıza ise asla gelmezler.değil mi?
Benim adım susie.susie salmon.tıpkı balıktaki gibi.Komşumuz tarafından öldürüldüğümde 14 yaşındaydım.Soğuk bir kış akşamüzeri,okuldan eve dönüyordum,ilgimi çekmişti yoluma çıkıp anlattığı evindeki o tuhaf yapı.ne zarar gelebilirdi ki,komşumuzdu.öldürecek değildi ya.

Benim adım susie.sonuna kadar izledim sizleri,sizler yanıma gelene dek.ağlamalarınızı,mutluluklarınızı,heyecanlarınızı,ilk sevişmelerinizi,köpeğinizin ölümünü,benim için yaktığınız mumları...hepsini izledim arkadaşımla beraber.oda benimle yaşıttı.o da hiç düşünmemiş o olayların başına gelebileceğini,ona bir zarar verebileceklerini.en fazla ne yapabilirlerdi ki,öldürecek değillerdi ya.

Benim adım susie,sonuna kadar izledim yapamadıklarımı.aşağılardayken göremediklerimi,yapamadıklarımı sizlerin yapmasını,görmesini izledim.kardeşlerimin büyümesini,arkadaşlarımın ve ablamın aşık oluşunu,hepsini izledim.oysa ben de bilmek isterdim,o herkesin sınıfta bahsettiği kelebekler gerçekten hissediliyormu midede?peki o kızların hep fısır fısır konuştukları konu,sevişmek.gerçekte nasıl bir şey acaba?ablam sonrasında ağlamıştı,çünkü çok mutluydu.ilk aşkı olan ve sonradan kocası olan çocukla yaşamıştı her ikisinide.aynı anda.acaba yaşasaydım bende yaşayabilecekmiydim bunu?

Benim adım susie, sonuna kadar izledim sizleri.sizler yanıma gelene kadar,yukarılarda bir yerlerde inşa ettiğim evimde bekledim sizleri.

Benim adım susie.susie salmon.öldürüldüğümde 14 yaşındaydım.


''Inside the snow globe on my father's desk,there was a penguin wearing a red and white striped scarf.When i was little my father would pull me into his lap and reach for the snow globe.He would turn it over,letting all the snow collect on top,then quickly invert it.The two of us watched the snow fall gently around the penguin.The penguin was alone in there, i thought,and i worried for him.When i told my father,he said, ''Don't worry Susie;he has a nice life.He's trapped in a perfect world.''

Hiç yorum yok: